27 Haziran 2010 Pazar

BEBEKLİ MİSİN? ARABAYI VALEYE BIRAK!!!

Alışveriş merkezlerinde benim için kabus ne biliyor musunuz? Merdivenler... İlk denememi Akmerkez Alışveriş merkezinde yaptım az daha kızla birlikte paldır küldür yuvarlanıyorduk... Allahtan yanımda deneyimli bir anne bulunuyordum... O yardım etti!!! Ve açıkcası daha sonra merdivenin yanındaki uyarıyı farkettim .. BEBEK ARABASI YASAK!!! Super!! Ondan sonra da bebekli olana kadar hiç kullanmadığım bir yer keşfettim.. Alışveriş Merkezi Asansörleri.. Ama bu da her zaman yeterli olmuyor...Örneğin Kanyon alışveriş merkezinde asansör bir yere kadar iniyor bir alttaki otoparka inmek için mutlaka yürüyen merdivene ihtiyacın var.. Orada da aynı uyarı ! BEBEK ARABASI YASAK! Ama başka çarem yok.. Geçen gün o merdivenlerin önünde resmen beynim kilitlendi.. Yasak levhası var ya arabayı düz yürüyen merdivenden itemedim.. En sonunda kocam gelip beni aldı... Komik değil mi? İşte bu yüzden dün Cumartesi günü en rahat park etmek yontemini denedim.. MetroCity ve Kanyon Alışveriş merkezlerinde işlerim vardı. Kanyonun önüne çektim ve arabayı valeye bıraktım.. Bebeğimle birlikte rahatça alışveriş merkezin ana kapısından içeri girdim.. Normal otopark ücreti 5 TL, vale ise 10 TL... Aradaki 5 TL için acaip stres çekmeye hiç gerek yok... OOOO hayat çok kolay!!!!

23 Haziran 2010 Çarşamba

KIZLARLA NİGHT OUT! SEX AND THE CITY

Sevgili kızımın banyosunu yaptırdım, emzirdim, yanagına opucukler kondurdum, yatagına yatırıp babasına teslim ettim... Ve ben arkadaşlarımla dışarıya çıktım... Kocamla bir iki kere dışarı çıkmıştım ama 2,5 ay sonra ilk defa gece kız arkadaşlarımla dışarı çıktım. Ve gerçekten iyi geldi... Kanyon'da Sex and the City filmine gittik... Yenilenmiş gardrobumdan karnımı az gosteren bir ceket ve kotla sinemaya gittim. Şu ana kadar filmle ilgili herhangi bir olumlu yorum almadığım için az bir beklentiyle filme girdim.. Ve ilk bölümü hiçte fena değildi... Herkes Carrie'nin elbiselerini övüyor ama her zaman o elbiseler bir boy büyük geldi. Bu filmde ben Miranda'yı çok beğendim.. Her hali ve her şekliyle...



Filmde bazı espriler gerçekten komikti... Dadının kocasıyla ilişki yaşadığı ima edildiğinde Charlotte hislerini şöyle açıkladı ' I cannot lose the NANNY!' ( Bakıcıyı kaybedemem!) ... Ben de buna hak verdim!!!

Filmin ikinci bölümü ise bahsettikleri kadar vardı.. Lüzumsuz şekilde Arap ülkelerindeki yaşamı eleştiriyor... Bir sahnesinde Samantha çantasından düşen prezervatiflere tepki gösteren erkeklere küfürler ederek bağırıyor... Bazen düşünüyorum acaba aynı tepkiyi Amerika'nın muhafazakar şehirlerinde mesela Texas'ta yapabilir miydi????

Film için ölüp bitmedim ama dışarıda olmak hiç de kötü değildi!!! Geri geldiğimde kızımın mışıl mışıl uyuduğunu gördüm...Meleğim benim!

21 Haziran 2010 Pazartesi

EMIRGAN KORUSU- İKİNCİ PARK KEŞFİM!!!!

Dayısının bir kuralı var. Her 15 günde bir yeğenini görmeye geliyor... Dün Pazar günü de bu kuralı bozmadık. Dayısı ve yengesi kucuk kızımı bu sefer gezmeye goturduler.. Vallahi super ilgilendiler bende cevremin keyfini çıkardım... Önce Sabancı Muzesi içerisindeki muzedechanga restoranına gittik... Sabancı müzesi yani atlı köşk gerçekten super bir yer.. O ağaçlıklı yoldan ilerlemek ve müzeye gelmek gerçekten İstanbul'daki çoğu parktan daha yeşil, daha çicekli ve bebek arabasına daha UYGUN!!!



Changa restorana uzun zamandır gitmiyordum... Hoş bir değişiklik oldu... Asma yaprağına sarılı hellim ve keçipeynirli roka salatası yedim.. Helim bir harikaydı ama roka salatası sıradan... Ve tabii ki 3 kişi yine ufak bir servet ödeyip çıktık.. Ve içki yok sadece öğle yemeği hatta 1 tane etli yemek var...



Daha sonra da uzun zamandır merak ettiğim bir yere gittik.. Emirgan Korusu... İşte Londra'nın Hyde Parkına veya NewYork'un Central Parkına denk olabilecek bir park... Ağaçları, çicekleri, göletleriyle tam anlamıyla bir cennet... Ama bir noktadan sonra arka arkaya piknik yapan aileler görünce icime fenalık geldi... Bir de Aygaz tüplerinde sacta kavurma kokularını kokladıkca... Bir tarafda ağaçlık bir alanı piknik alanı olarak ayırmışlar sadece orası piknikcilere ayrılsa super ama neredeyse bütün park öyle... Ve Yıldız Parkı icin yazdığım park sakinleriyle ilgili saptamam burası için de geçerli... İstanbul sosyetesinin bebekleri minnacık Bebek parkına sıkışa dursun İstanbul ahalisi gerçek parkı keşfetmiş durumda!!!



Çicek düzenlemeleri de takdire değer... Mayıs ayında laleler varken şimdi rengarenk çicekler... Pembenin tüm tonları... Ve Yıldız parkında da olan yine başka bir öğe burada da var... Fıskiyeler.... Biz oturup birşeyler yemedik ama içeride birçok yer var.. Eminim Changa'dan sonra gerçekten ucuz gelirdi!!!

19 Haziran 2010 Cumartesi

ITO KORU RESTORANDA COK KEYİFLİ BİR SABAH!!!


Evet evet en sonunda cesaret edip kızımla kıtalar arası yolculuk yaptım... Arabayı ben sürdüm kızım ise arkada uyudu... Zaten bugün uyuma rekorları kırıyoruz. 40 dakika giderken 40 dakika da dönerken orada da tam 1 saat... Açık hava uyku için birebir... İşten arkadaşlarla ITO'nun Kandilli'deki yerinde buluştuk.. Her boydan cinsiyetten bebek ve cocuk ile... Üstüne üstlük 2 tane de hamilemiz vardı... Ağaçlar içinden çıkarak Koru restorana varıyorsun... Restorana girerken ilk artıyı aldılar çocuk arabasını sürebileceğim uzun bir rampa vardı... SUPER!!! Bebekli olunca bebek arabasıyla bu şehrin yollarının ne kadar yetersiz olduğunu algılıyorsun... Hele engelli vatandaşlarımıza Allah kolaylık versin.. Kaldırımlar yetersiz ve yüksek, indirmeniz bazen imkansız!!! Neyse back to Kandilli... Rampa süperdi ama sonra aşağı kata inmek için sadece merdiven olduğunu söylediler.. O zaman da hemen yardımcı olup ağır arabamızı aşağıya kadar taşıdılar...

Kahvaltı çeşitleri çok heyecan verici değil ama makul.. 27.50 TL ama en güzel taraı ağaçların altında ve manzarası süper... Ayrıca çok güzel bir havuzu var.. Sezonluk üye olunabiliniyor.. Çocuklar etrafta koşuştururken bebekler, bebek otoparkında uyudular!!! Kızım gerçekten çok mutluydu..



Kucaktan kucaga geçip herkesle tanıştı... Ben, son 3 aydaki deneyimlerimi hamile arkadaşlarıma aktardım.. Çcoukları büyük olan arkadaşlarımdan özellikle kızları olan arkadaşlarımdan ise şunu öğrendim.. Çocuklarını bol bol öpün çünkü büyüdüklerinde ÖPTÜRMÜYORLAR

18 Haziran 2010 Cuma

GİYSİ DOLABIMI KIZIMLA TEMİZLEDİM!!!!

Daha ücüncü ayımızı doldurmadım ama şimdiden tüm gardrobumu temizlemek istiyorum. Cünkü hiçbir şeyin içine sığamıyorum ... Ama dükkanları talan etmeden önce yine de dolabımın içine bakmak istedim.. Belki gizli bir iki sevdigim kıyafet bulurum diye... Tam 2 gün ve her bir giysimi ( t-shirtler dahil) tek tek çıkarıp giydikten sonra kıyafet dolabımı düzenlemiş oldum.... Ve bu arada kızımla da inanılmaz güzel bir vakit geçirdim.. Çünkü her giydigim kıyafeti O'na da gosterdim ve fikrini sordum... Galiba renkli olanlar Onu çok heyecanlandırdı... Ve aksesuarları da onun yanına koydum.. O , aksesuarları tutmaya çalışırken ben de kıyafetleri deniyordum... Ve supriz supriz hamilelik sonrası kilolarıma rağmen halen hoşuma giden bir çok kıyafet buldum... Şu an için olmayan ama halen sevdiklerimi de 3 ay sonra tekrar bakılacak diye ayırdım.. Bunun yanında terziye goturerek birkaç ufak değişiklikle istediğim şekle getirebileceğim kıyafetler de buldum... Gerçekten artık hiç giyemeceğim elbiseleri de dağıttım... Şimdi dükkanları daha rahat gezebileceğim... Ama ilk once kendime bir bikini bulmam gerek... Yeni trendleri takip etmek adına birkaç tane dergi aldım. Bu aradı ALL dergisini de ilk defa aldım ve çok begendim... En güzel tarafı İstanbul'da bulunan dükkanlardaki ürünlerden kombinleri gostermeleri.. Diğer dergilerde bazen begendiklerim aslında yurtdışında bulunabiliniyor pek işe yaramıyor!!!Bu dergiyi takip etmeye devam edeceğim!!!

17 Haziran 2010 Perşembe


Istanbul'da hiç bilmedigim bir kültürü kızım sayesinde ogrenmeye başlıyorum... Parklar!!! Ve aslında şunu da ogrenmeye başlıyorum aslında pek de parkımız yok... Bizim Bebek parkı dedigimiz yere İngiltere'de karecik deniliyor... Park denilebilmesi devasal alanların olması ( ornek Hyde Park veya Central Park) gerekiyor... Belki de bunun bizdeki karşılığı Yıldız Parkı... Geçen gün kızımı alıp Yıldız parkına gittik. Arabayla girdiğinizde girişi 5 TL günlük... Sonra çekine çekine onumdeki yoldan ilerlemeye başladım.. En sonunda bir yerde arabayı park edip bebek arabasıyla yürüyüşümüze başladık.. Park muhtesem agaçların golgesinde uzanıp gidiyor ama bebekli iseniz puseti ancak yolda itebiliyorsunuz çünkü kenardaki kaldırımlardan sadece 1 kişi ( o da bebeksiz) yuruyebilir... Yanınızda geçen arabalardan da bu yüzden biraz çekiniyorsunuz... Ama hakkını vermem lazım çok güzel bir park... Hem bebek parkına hem de yıldız parkına hafta ici gittim.. Haftasonu kabusunu çekmeye hiç niyetim yok! Beni şaşırtan her iki parkında çok spesifik bir müşteri kitlesinin olması ( Park ve müşteri kitlesi evet pazarlama ağzım halen devam ediyor!) Bebek için Nişantaşı, Ulus, Arnavutköy diyelim Yıldız için Üsküdar; Şişli; Kadıköy... Ama hangisi gerçek park deseniz tabii ki Yıldız Parkı... Gitmenizi tavsiye ederim
Mart ayının sonunda hayatıma yepyeni bir heyecan girdi. Kızım... Şu an 2,5 aylık...İçim kıpır kıpır... Onunla geçirdigim her an bir hazine..Şimdi bayagı ele avuca geldigi icin haftada bir kaç gün kızımı alıp dışarıya çıkıyorum...13 yıllık sürekli bir iş hayatından sonra şimdi hiç farkına varmadığım bir hayatı yaşıyorum... Biz ofislere tıkalı çalışırken dışarıda varolan bir hayat... İşte bu hayatı işime donene kadar kızımla bir süreliğine bende yaşayacağım. Istanbul'u tekrar bir keşif olacak ama bir farkla; yanımda dünyalar güzeli kızım da olacak!!!!