22 Mayıs 2011 Pazar

BABAMLA GURUR DUYDUM!

Dün bambaşka bir heyecan ve gurur yaşadım. Babam, ITU Maden Fakültesi'nden mezuniyetinin tam 50.yılını kutladı. Dünde maaile gidip babamın 50.yıl rozetini almasını heyecanla izledik.


ITUye onceden sadece Teknokent'i ziyarete gitmiştim. Ama ilk defa bu sefer rektörlüğün ilerisine geçtim. Gerçekten ITU Ayazağa kampüsü etkileyici bir kampus... Yeşillikler içerisinde olması yanında rektörünün konuşmasından anlaşılacağı üzere Türkiye'de teknoloji konusunda etkileyeci isler yapan universitelerin başını çekiyor..

Tören Istiklal Marşı ile başladı. Ve kızım ilk defa Istiklal Marşını dinledi. Törende konuşan 61 mezunlarından biri o günlerle bugünlerle kıyaslarken çok guzel noktalara değindi. O zaman 60 devri ayaklanmalarının olduğunu ama Allahtan biber gazı, basınclı sular ve ileri demokrasi olmadığını söyledi... Düşündürücü ifadeler... Daha komiği bir önceki gün 60.yılını kutlayanların rozetini Sn.Demirel'in verdiğini söyledi. Bizde ayağımızı sıkı basalım belki bizim 60. yıl rozetimizi de Demirel verir dedi! Yani bazı insanlar kolay kolay kenarda kalmıyorlar!



Babamın sahnede rozetinin almasını seyredip O'nun için bağırdıktan sonra uçurtma şenliği için dışarıya çıktık. Ancak itiraf etmeliyim ucurtma şenliğı biraz fostu.... Ama şenliğe arkanı verip rektorlüğe doğru yürürken karşıda görülen gökdelen manzarası güzeldi...

8 Mayıs 2011 Pazar

PIERRE LOTI'DE GUZEL BIR ANNELER GÜNÜ!

Herkesin anneler günü kutlu olsun! Her sene nerede ailecek kahvaltı edeceğimiz bir sorun oluyor! Aynısını da bu sene yaşadım... Ama Allahtan aklıma geldi ve Sişhane'deki Big Chefs aklıma geldi ve orada yer ayırttım... Etilerdeki yerinde hic yer kalmamıştı ama Sişhane'deki neredeyse boştu!!!! Etilerden farklı olarak açık bufe kahvaltı yok, herkes istediğini sipariş verdi kızımda artık herşeyden yediği için gayet mutluydu.. Bir elinde salatalık diğer elinde ekmek umurumda mı dünya!



Ben ve babaannemiz hiç Pierre Loti'ye gitmediğimizi keşfettik... Bunun üzerine babamız bizi oraya götürdü... Inanılmaz bir manzara varmış...Sağ tarafımızda Haliç, Galata Kulesi, Sultanahmet aynı karede... Sol taraftada yuksek yukse gökdelenler... Ortada ise 2 tane küçük adacık... Meğerse çöp adalarıymış ama yemyeşiller...


Huzurlu ölüm bu olsa gerek... Orada mezarı olanlar o güzel manzarayı hergün seyrediyorlar... Eşimde Hüseyin Avni Lifij'in mezarının önünde hemen resim çektirdi...



Sümbüllerin altından geçerek yürüyüşe devam ettik... Kızım da açık havada uyumaya devam etti...En sonunda bir kahvede yüzümüzde hafif bir rüzgar esintisi ile kahvelerimizi içtik...


Bugün Habertürk'de ben ve kızım vardık.... Annelere hizmet eden anneler...

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Istanbul'daki Son Formula 1!

Kızımı yanımda götüremeyeceğim bir yerdeydim bu sabah! FORMULA 1 ISTANBUL! Formula 1 Istanbul'u terketmeden önce görmeyı başardım ya buna da sükür! Olayı daha keyifli hale getiren ise eğlenceyi PADDOCK kısmından seyretmis olmam!

Shell'in PADDOCK bölümüne Cumartesi günü ilk varan eşim ile bendim!... Oglene doğru ayrılmamız gerektiği için çok erkenden geldik... Keşke Pazar günü gelseydik diye içimden geçirsem de orada geçirdiğim birkaç saatin sonunda iyi ki Cumartesi geldik dedim... Hersey cok daha sakin ve her yer daha az kalabalık! Görülmesi gereken heryeri gördük yarış günü bu kadar keyif alır mıydım bilemedim!!!

Paddock'a diğer misafirlerin varmasını beklerken yeri inceledim... Paddock konum itibarıyla tam garajların üzerinde...Bu sayede giren bütün Formula 1 araçlarını görüyorsun... Ama yarışı izlemek için en iyi yer olduğunu söyleyemem çünkü çok kısıtlı bir yerden yarışı izliyorsun zaten bu yuzden salon içinde dev bir ekran var ve herkesin önünde de el kameraları bulunuyor...

Tam kahvemizi yudumlarken Ferrari'nin test sürücülerinden Jules Bianchi geldi, kendisine sorulan soruları cevapladı sonrada F1 direksiyonunu bize anlattı

Ama aslında herkes imza almak ve resim çektirmek istiyordu ki bende oradaki o an olan tek bayan olarak kendisiyle resmimi cektirdim! Jules lutfen ileride bir Michael Schumacher ol!




Sonra test sürüşleri başladı... Işte gücün hissedildiği an... Herkes sesi minimize etmek icin verilen kulaklıklara saldırsa da benim acaip hoşuma gitti... Tabii ki cok anlık bir görüntüyü yakalıyabiliyorsun ama yinede çok etkileyici!



Arada yemek başladı. Paddock ile ilgili herkesin ortak bir şikayeti dış kapısını kapattığında bile ıceriye inanılmaz ses gelmesi!

Tam ana yemekte benim ve eşimin olduğu 5 kişilik bir ekibi aşağıya arabaların olduğu yere davet ettiler.. Garaja girmeden önce her takıma ait karavan/ofislerinin olduğu yeri gezdik... Sunu biliyor muydunuz?... Karavan/ofisler yarısların birincilerine göre diziliyor... Yani sıralama Redbull, McLaren-Mercedes, Ferrari diye gidiyordu... Ve garajlarda da birinci olan en büyük sonuncu olan en kücük garajı alıyormuş!!!



Shell'in davetlisi olunca bizi benzinin kontrolunu yapan bilimkadınıyla da danıştırdılar... Aman Allahım ne kadar çok kontrol gecen bir benzinmıs bu!!! Herhalde driverlar bu kadar kontrolden geçmiyorlardır... Ondan sonra da garaja gidip esas arabayı gormek istedik ama ne yazık ki kapalıydı!

Geri döndük ve yemeğe devam ettik... Bu sırada Fernando Alonso geldi cok cool............ Galiba Ferrari'nin motorundan hic mutlu değil cunkü hic umutlu konusmadı( zaten bugunku sonuçlar da O'nu doğruladı!).. Kendisi Istanbul ve Senna soruldu... Videoda izlemeyi unutmayın!




Ve son olarak tekrar herkesle aşagıya indik ve ayagımızı F1 pistine en azindan pit stopuna bastık! Evet tamam RedBull birinci falan ama hala en havalısı Ferrari bunu kabul etmek lazım.. En kalabalık pitlane bile onlarındı diğerleri sinek avlıyordu!

Bize ayrılan surenin sonuna gelmiştik balkabağina dönmedik oradan ayrıldık.... Gercekten cok keyif aldım boyle bir sporun tekrar Istanbul'da gorebilmek ümidiyle...